
Katip Çelebi
( 13.09.1657)
Şubat 1609da İstanbul da doğdu. Asıl adı Mustafadır. Doğuda Hacı Halife, Batıda ise Hacı Kalfa adıyla da tanınır. Babası Abdullah Enderunda yetişmiş, silahdarlık göreviyle saraydan ayrılmıştı. 14 yaşına kadar özel eğitim gören Kâtib Çelebi, 1623te Anadolu Muhasebesi Kalemine girdi. IV. Murad döneminde (1624-1640) girişilen Doğu seferlerinde kâtib olarak katıldı. 1635te İstanbula dönerek kendisini tümüyle okuyup yazmaya verdi. Dönemin ünlü bilginlerinin derslerine katılarak medrese öğrenimindeki eksikliklerini giderdi. Tarih ten tıbba, coğrafyadan astronomiye kadar geniş bir ilgi alanı olan Kâtib Çelebinin aynı zamanda zengin bir kitaplığı da vardı. 1645te sırası geldiği halde yükselemediği için kalemdeki görevinden ayrıldı. Ancak 1648de Takvimüt-Tevarih adlı yapıtı dolayısıyla şeyhülislam Abdürrahim Efendi aracılığıyla kalemde ikinci halifeliğe getirildi. Bundan sonra da öğrenme ve öğretme yolundaki çabalarını sürdüren Kâtib Çelebi peşpeşe yapıtlar vermeye başladı. Telif ve çeviri olarak yirmiyi aşkın kitap yazdı. En önemlileri tarih, coğrafya ve bibliyografya alanındadır.
Tarih alanındaki yapıtlarının ilki 1642de tamamladığı Arapça Fezlekedir. (Fezleketi Akvâlül-Ahyâr fi İlmit-Tarih vel-Ahbar). Dört bölümden oluşan kitapta tarihin anlamı, konusu ve yararı anlatıldıktan sonra bu alandaki temel yapıtların bir bibliyografyası verilmiş, ardından da klasik İslam tarihçiliğine uygun olarak dünyanın yaratılışından 1639a dek kurulan devletler ve meydana gelen önemli olaylar kısaca sıralanmıştır. Arapça Fezlekenin devamı niteliğindeki Türk çe Fezleke 1591-1654 arasındaki olayları anlatan bir Osmanlı tarihidir. Olayların kronolojik sıralamasının ardından her yılın sonunda o yıl içerisinde ölen devlet adamları ve bilginlerin yaşam öykülerinden ve yapıtlarından da kısaca söz eder. Takvimüt-Tevarih ise, Adem Peygamberden 1648e kadar geçen tarihsel olayların bir kronolojisidir.
En tanınmış yapıtlarından olan Tuhfetül-Kibar fi Esfaril-Biharda kuruluş döneminden 1656ya kadar Osmanlı denizciliğinin bir tarihçesi yanında Osmanlı donanmasının, tersane ve bahriye örgütünün işleyişini anlatır, kaptan-ı deryaların yaşam öykülerini verir. Sonunda da son zamanlarda denizlerde uğranılan başarısızlıkları giderme yolundaki öğütlerini sıralar.
Coğrafi yapıtların en önemlisi olan Cihannüma Osmanlı coğrafyacılığında yeni bir çığır açmıştır. Kâtib Çelebi Cihannümayı iki kez yazmıştır. 1648de yazmaya başladığı ilki klasik İslam coğrafyası temelindeydi. Bu yapıtını henüz bitirmemişken eline geçen Gerardus Mercatorun Atlasını Mehmed İhlasî adlı bir Fransız dönmesinin yardımıyla Latince den Türkçe ye çevirterek yeni bilgiler edindi ve 1654te Cihannümayı ikinci kez yazmaya girişti. Ardından yine Mercatorun Atlas Minorunu elde etti. Bunların yanı sıra Batılı coğrafyacılardan Ortelius, Cluverius ve Lorenzin yapıtlarından da yararlandı. Doğal olarak eski Arap, İran ve Osmanlı coğrafyacıların yapıtlarını da kullandı.
Kristof Kolomb ve Macellan’dan bahsedir
İkinci Cihannüma, dünyanın yuvarlak olduğunu da kanıtlamaya çalışan fiziki coğrafya ağırlıklı bir giriş bölümünden sonra Kristof Kolomb ve Macellanın keşif gezilerinden söz eder. Ardından Japonya dan başlayarak Asya ülkelerini tanıtır. Bunların tarihleri, yönetim biçemleri, ekonomileri, inançları konusunda bilgiler verir. Bu arada İslam coğrafyacılarının bilgi yanlışlarını gösterir, bunların harita kullanmamaktan ileri geldiğini açıklar. Bu ikinci Cihannümada anlatılan son yer Van dır. Birinci Cihannümada ise Osmanlı Avrupa sı ve Anadolu ile İspanya ve Kuzey Afrika yı kapsamaktadır. Her iki biçimde de ek olarak birçok harita vardır.
Cihannüma, özünde tüm İslam ve Hıristiyan coğrafyacılığının da temeli olan Batlamyus (Ptolemaios) kuramına dayanmakla birlikte, o güne dek hemen hemen hiç yararlanılmayan Batı kaynaklarını Osmanlı coğrafyacılığına tanıtması bakımından büyük önem taşır.
14.500 kitap
Kâtib Çelebinin Batıda tanınan en ünlü yapıtı Keşfüz-Zünun an Esamül-Kütübi vel-Fünundur. Arapça bir bibliyografya sözlüğü olan yapıtta 14.500 kitap ve risalenin adı ve yazarı verilir. Bilim tasnifine göre ve alfabetik olarak düzenlenmiş olan yapıt, yirmi yılda tamamlanmıştır.
İbni Haldun çizgisi
Kâtib Çelebinin tarih felsefesini ve toplum görünüşünü açıklaması bakımından önemli olan yapıtı Düsturül-Amel li-Islahil-Haleldir. Kısa kısa dört bölümden oluşan bu küçük risalede İbn Haldunun etkisi açıkça görülür. Toplumların da canlılar gibi doğup, gelişip, öldüğü görüşünü yineleyen Kâtib Çelebi, bu dönemlerin uzunluğunun ya da kısalığının toplumlara ve kişilere göre değiştiğini de ekler. Risalede Osmanlı toplumunun ömrünün uzaması için de reaya, asker ve hazine konularında alınması gerekli önlemleri sıralar, öğütler verir.
Namaz ve oruç vakitleri
Daha çok dinsel konuları tartıştığı yapıtlarının en önemlilerinden olan İlhamül-Mukaddes fi Feyzil-Akdesde kuzey ülkelerinde namaz ve oruç zamanlarının belirlenmesi, dünyada güneşin hem doğduğu hem de battığı bir yerin var olup olmadığı ve her ne yana yönelirse Mekkeden başka kıble olabilecek bir yer olmadığını tartışır. Arapça olan bu yapıtında yanıtlamaya çalıştığı bu soruları daha önce şeyhülislama ve bilginlere sorduğunu, ama doyurucu bir karşılık alamadığını da belirtir.
Akl-ı selime davet: Mizanü’l Hakk
Son yapıtı olan Mizanül-Hakk fi İhtiyaril-Ahakkda da dönemin din bilgilerinin tartıştıkları çeşitli konular hakkında düşüncelerini açıklar.Karşıt düşüncelere hoşgörüyle bakılmasını öğütler. Din bilginlerinin kendi aralarındaki şiddetli tartışmalarının temelsizliğini ve zararlarını vurgular. Yapıtın sonunda kendi özyaşamöyküsüne yer verir.
6 Ekim 1657de İstanbul’da öldü.
0 yorum:
Yorum Gönder