Mustafa ÖZCAN
Ahir zaman müteşabihatından birisi de, 'Dübbetü'l-arz' meselesi ve hurucudur. Neml Suresi'nin 82'inci ayeti 'Dabbetü'l-arz' meselesiyle doğrudan irtibatlı ve alakalıdır. Bu mesele müteşabihattan olduğundan müfessirler, tarif ve temsilinde ayrı ayrı vadilere gitmişlerdir. Ayet-i kerime'de Dabbetü'l- arz zahiren müsbet bir vasıfla anılmasına rağmen hakkında menfî tanım ve teşhis çıkaran ve üretenler de vardır. Dolayısıyla kavranması zor ve henüz gaybî bir mesele olduğundan dolayı mukayese imkanı sınırlıdır. Şehadet alemiyle alakalı hususlarda mukayese caridir. Ancak müteşabihat alanında veya alem-i misal veya gayb alemleri alanında mukayeseden ziyade Gazali gibi ulemanın itibar ettiği, mükaşefe ge-çerlidir. Zira bu alemlerde, malum malumla değil; malum meçhulle mukayese edilmektedir. Binnetice, muayenesi ve keşfi, bir nevi ihbara bağlı ve dayalıdır. İhbarın yolu ise mantıkı mukayese olmayıp, mükaşefedir. Ancak mükeşafenin de kendisine göre halleri vardır. Mükaşefeyi anlayıp kavramak ve izah etmek de, çeşitli yollardan ve birikim ve bilgi donanımıyla yüklü tahlillerden ve arıtma ve damıtmalardan geçmelidir. Ayrıca sağlaması da vardır. Bununla birlikte, ilm-i tabir-i rüyada olduğu gibi, mükaşefe doğru olur da yorumu-yanlış tahlil ve değerlendirmeden dolayı-yanlış olabilir.Hakikate ulaşmak bu alanda ve dünyada da tabir caizse, meşakkatli ve mayınlıdır. Keşf ve istihraçta da, kolay ve kestirmeden bir yol yoktur. İnsanlar ise kestirmeden yollara meylediyorlar. Bundan dolayı hakikatı kavramak da zorlaşıyor. Dabbe ile ilgili ayette: "O söylenen başlarına geleceği vakitte, yani kafirlerin isti'cal ettikleri o va'd ve vaid (tehdit), söylenen o azap, tamamiyle aleyhlerinde vukua geleceği, başlarına kıyamet kopacağı vakit, yahut aleyhlerinde o hüküm vaki olacağı zaman: Onlar için Arz'dan bir dabbe çıkarırız. İnsanların ayetlerimize yakınen inanmadıklarını söyler..." denilmektedir.Burada 'yerde' değil de 'yerden bir hayvan/dabbetün mine'l arz çıkarırız' ifadesi ehemmiyetlidir. Bu da, aslında yeryüzünde halen bilinen mahut canlılardan ve mahlukattan olmayacğını ve yeni bir nev'i şahsına münhasır canlı türü olacağını ifade eder. Tartışma bu noktadan başlarsa, sağlıklı temeller üzerine oturacaktır. Ayetin zahirinden anlaşıldığı kadarıyla, Dabbetü'l arz, münkirler ve imansızlar hakkında ve aleyhinde tanıklık edecektir. Yaptıkları, imansızlar aleyhinde 'delil ikamesi/ikametü'l hucce' yerine geçecektir.Bazı rivayetler de, bunu teyid etmektedir. Bu bağlamda, Ebu Hureyre (R.A.)' den şu hadis-i şerif mervidir:"Dabbetü'l-arz, Musa'nın Asası ve Süleyman'ın Mührü beraberinde olarak çıkacak, Mühr ile müminin yüzünü parlatacak, Asa ile kafirin burnunu kıracak, insanlar sofraya toplanınca, mümin ile kafir ayırt edilecek ve tanınacak..."

0 yorum:

Yorum Gönder