Şemseddin Sami, Tanzimat döneminin en büyük dil âlimidir. Aslen Arnavut olduğu halde Türk milliyetçiliğini benimsemiş, bu yolda araştırmalar, değerli tespitler yapmış ve eser vermiştir. Türk dilinin uzak geçmişini milliyetçi bir zihniyetle araştıran, asıl Türkçe ^ nin Çağatayca diye anılan Doğu Türkçesi olduğunu, Batı Türkçesinin, yani Osmanlıca nın Arapça , Farsça ve diğer dillerden aldığı kelimelerle değiştiğini, ama esasta ikisinin de tek bir dil olduğunu gösteren özelliklerini, dilbilgisi kurallarını, yarıya yakın ortak kelimeleri bulunduğunu ispat etmiştir. Sonraki yıllarda iyice açıklık kazanacak olan bu gerçeği o yıllarda söylemek ve üzerinde durmak, yeni ve önemli bir çalışma sayılmıştır.

Şemseddin Sami 1850 yılında Yanyanın Fraşeri ilçesinde doğdu. Babası Halici Bey aydın ve tanınmış bir ailedendi. İlk öğrenimini Fraşeride yaptı, sonra Yanyada bir Rum lisesinde okudu. Burada Fransız, İtalya n ve eski Yunan dillerini, Yanyanın tanınmış bir hocasından (müderrisinden) de Arapça ve Farsçayı öğrendi.
1872 yılında İstanbul a gelen Şemseddin Sami, Matbuat Kaleminde görev aidi. Aynı yıllarda İbret ve Hadika adlı gazetelerde yazıları çıkmaya başladı. Daha sonra kendisi bir gazete (Sabah gazetesi) ile Aile, Hafta dergilerini çıkardı. Bazı yazıları kuşku uyandırdığı için Trablusgarba sürüldü ve orada da Trablusgarb adlı bir gazete çıkardı. Bir yıl sonra affedilerek İstanbula döndüğü zaman Tercümanı Şark gazetesinde çalıştı. Türk Rus savaşından sonra "Teftişi Askerî" komisyonuna başkâtip olan Şemseddin Sami ölünceye kadar bu görevde kaldı. Fakat son yıllarda bir çeşit göz hapsinde tutulmuştu. 1904 de ölen Şemseddin Saminin mezarı İstanbulda, Sahrayıcedid mezarlığındadır.

0 yorum:

Yorum Gönder